Yanlış duyqu, doğru insan..
Yanlış insan, doğru zaman, doğru mekan, yanlış duyqu
Kapatdım kalbimi kiyamete kadar, kapanmamış sayılsın…inanmadıklarımı söylüyorum..
Boş hesap etdiğim tümlük var. Dolması için istediğim şey olmadığından dolunu boş zannediyorum. Yapılması gerekmeyen şeyleri, atılması gerekmeyen adımları bekliyorum, nihayetinde istenmeyenler olucak. Doğru zamanda yapılmayanı, yanlış zamanda bekliyorum (kendimçin). O yüzden neden doğru olmadığını düşünmüyorum bile.
Hey şeyin doğru olduğu bir fezada zamanın geçmesi (bu bir bahane) ya da zaman bir şey yapmıyor, doğru zamanda görmediğim ve ya görmek istemediğim şeyleri sonunda anlamam, doğru zamanda doğru sandığım insanları benim için istenmeden doğan doğru zamanda yanlış insan yapıyor. Böyle olmasını hiç istemesem de, zaman yapmış yapdığını. Hiç…
Bu hiç o “HİÇ”-i hatırlatdı. Aslında hiç olmuyor, içde istenmeyen bir istek o hiç.
Neden zamanca çok sorduğum “Niye”-ni sormuyorum diye düşünüyorum. Belki “niye”-lere verecek cevablarım soruyla olucak ve “niye”ye zamanın doğru ve ya yanlışlığında verdiğim cevabın da yanlış olmasını kaçılmaz bir şeye dönüştürücek. Bildiğim bir şey var ki, “niye”lere cevab vermek değil, sormak için bile zaman ve mekan yanlış..
Ruhun teni terk etmesi için hiç (tam hiç) bir nedenin (istekli nedenin) olmadığı bir mekan ve zaman kesiyinde “niye” sormak olmuyor. İnsan “niye”ni bile sormaya iyi ortama ihtiyac duyuyor. “Niye”nin böyle bir talebi kendisine mantıklı anlam vermesi için. Hatta o, “niye”ye sadece bir soru değil, yüksek bir şey gibi bakılmasını istediğinde insanlar aksini gerçekleştiriyor.
Ikincilerin beyninden oluşulan birinci onlardan daha ciddi bir şey…Neden soru doğuruyor… hangisi birinci diye..